İran Ekonomi ve Ticaret Haberleri 21.01.2019

21 Ocak 2019

İran Ekonomi ve Ticaret Haberleri 21.01.2019
 

  • İran Merkez Bankası ve Ulusal Iran Gaz Şirketi, doğalgaz ihracatı yapılan ülkelerden doğalgazın bedelinin yaptırımlar altında aktarılabilmesi için çalışma yaptıklarını açıkladı. İran halen Türkiye, Irak, Azerbaycan ve Ermenistan’a gaz satabiliyor.
 
  • İran Petrol Bakanı Zanganeh: “40 milyar dolar değerinde petrokimya üretme kapasitemiz var ve bu rakama erişeceğiz. 20 yıl önce 1 milyar dolarlık petrokimya üretebiliyorduk, şimdi ise 20 milyar dolara ulaştık. Doğalgaz üretimimiz ise 6 yıl önce günde 52 milyon litre üretim olduğunu, bugün ise rakamın günlük 95 milyon litreye ulaştık.”
 
  • İran Madenler ve Maden Sanayileri Geliştirme ve Yenileme Kurumu (IMIDRO) Başkanı Gharibpour: “Yarım kalmış maden projelerinin tamamlanması ana önceliğimiz.”
 
  • ISNA: “İran’ın elektrik üretme kapasitesi 80 bin MGW’ı aştı.”
 
  • Ticareti Geliştirme Kurumu: “İran’ın 21 Mart-21 Aralık 2018’deki sebze-meyve ihracatı 993 milyon dolar oldu. İhracatta önceki yıla göre Irak’a %60, BAE’ye %61, Rusya’ya %136 artış gerçekleşti. Irak, BAE, Rusya, Afganistan, Katar ve Umman sebze ve meyve ihracatı yapılan başlıca ülkeler oldu. Petrol dışı ihracatta tarımsal ürünlerin payı %13 oldu.”
 
  • İlk kez Kazakistan koridoru kullanılarak İran’a gönderilen Çin kargosu başarıyla teslim edildi. Deniz taşımacılığı ve sigortanın yaptırımlar kapsamında olmasından dolayı bu durum İran ekonomisi için önem arz etmekte.
 
  • İran Deniz Ürünleri Örgütü Başkanı Salehi: “İran’ın karides ihracatının 30 bin tona ulaşması bekleniyor. Ürünler 4,5 ile 6 dolar arasında satılıyor. Karides ihracatı gelirimiz yılda 150 milyon dolar. Tüm deniz ürünleri ihracatımız ise 400 bin ton.”
 
  • Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bütçe ve Planlama Kurumu Başkanı Muhammed Bagir Nobakht, petrol İhracatında sorun yaşanmakta olduğunu, 1397 yılı bütçesinde öngörülen günde 2 milyon 410 bin petrol varilden 47 milyar dolar gelirin sağlanması hedefinden ciddi bir şekilde uzaklaşıldığını, bu yıl sadece günlük 2 milyon 800 bin petrol varil ihraç edilebildiğini, petrol satışından sağlanan dövizin ülkeye intikali konusunda da sıkıntı yaşandığını belirtti.
 
  • Şark gazetesi bütçe konusunda yayınladığı bir raporda bu senenin bütçe taslağında açığın olmadığına dair ifadelere rağmen Meclis Araştırma Merkezinin raporuna atıfla hükümet tarafından bazı yöntemler kullanılarak gerçek bütçe açığının gizlendiği yer almıştır. Bu rapora göre gelecek yılın bütçesinde aslında 19.3 milyar dolar açık vardır ancak hükümet bu rakamı tahvil belgesi, petrol geliri ve Milli Kalkınma Fonundan temin etmek ancak bu konuda da net rakamlar vermemekle belirsizlik içinde bütçe açığını kapatmıştır. Raporun devamında hükümetin cari giderleri temin etmede sıkıntı yaşadığını ve sattığı tahvil belgelerinden elde edilen parayı imar ve kalkınma projelerinde harcamak yerine cari giderlerine tahsis ettiği, aslında bu şekilde hem hükümetin borcunu arttırdığı hem de bu borçları bir sonraki hükümete yüklediği belirtilmektedir. Meclis Araştırma Merkezinin raporuna göre hükümetin bütçe açığının giderilmesi için başvurduğu üç yöntem (Tahvil belgesi, Kalkınma fonu, Petrol satışı) sorun için kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de uzun vadede sorunu daha derinleştirecektir. Şark gazetesinin raporuna göre hükümet bu sorunu çözmek için aslında vergi kaçağını önlemelidir. İstatistiklere göre ülke nüfusunun en zengin %20’sinin vergi kaçağı 4 milyar dolara yakındır ve bu rakam hükümetin her yıl halka nakit sübvansiyon olarak ödediği paraya eşittir. İstatistiklere göre en çok gelire sahip olan %20’lik kesim sadece %3’ü vergi ödemektedir. Vergi gelirinin tüm gelire göre yüzdesi açısından İran bölge ülkelerinin ortalamasının yarısı oranında vergi gelirine sahiptir ve bu rakam kalkınmış ülkelerinin vergi gelirinin %20’sine denk gelmektedir.
 
  • “CFT konvansiyonu üyeliyi 4. kez mecliste görüşülecek, Palermo konvansiyonu üyeliği Hala DUK’ta”- Şark

 
İran hükümeti Finansal Eylem Görev Gücü, FATF bağlamında Para Aklama Yasasının Düzeltilmesi Yasa Tasarısı, Terör Finansmanıyla Mücadele Yasasının Düzeltilmesi Yasa Tasarısı, İran’ın Terör Finansmanıyla Mücadele (CFT) Konvansiyonuna Üyeliği Yasa Tasarısı, İran’ın Sınırı Aşan Organize Suçlarla Mücadele (Palermo) Konvansiyonuna Üyeliği Yasa Tasarısı olarak 4 yasa tasarısı hazırlamıştır.
 
Bunlardan ilk iki yasa tasarısı onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Önümüzdeki günlerde CFT Meclis’te tekrar görüşülecek ve Meclis, Anayasayı Korucular Konseyi karşısında Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu’nun görüşünü savunursa yasa tasarısı direk Devrim Uzlaştırma Konseyi’ne sevk edilecektir.
 
Palermo ise dün Dışişleri Bakanı Zarif ve Hukuki İşlerden sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Leya Cüneydi’nın katılımıyla düzenlenen DUK toplantısında ele alınmış ancak hala hakkında oylama yapılmamıştır. Leya Cüneydi İran’ın FATF’ten aldığı 4 aylık sürenin sona ermesine az kaldığına değinerek konunun daha acil bir şekilde ele alınmasını ve sonuçlandırılmasını istemiştir.
 
Müşavirlik Notu: İran’da finansal sistemi etkileyecek ve dolayısıyla bankacılık sektörünün küresel sistemden izolasyonunu daha da şiddetlendirecek bir diğer önemli konunun da İran’ın, hükümetlerarası bir örgüt olan ve OECD altında oluşturulmuş bulunan Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) belirlediği standartların sağlanması ve uluslararası sözleşmelere uyumu konusunda çekimser davranması olduğu düşünülmektedir.
 
FATF, düzenli olarak finansal sistemle ilgili öneriler vermekte ve bu öneriler uluslararası finansal sistemin işleyişinde standart olarak kabul görmektedir. Ülkelerin FATF'ın tavsiyelerine uyumu, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadeledeki etkinliği, FATF, Uluslararası Para Fonu ya da Dünya Bankası tarafından değerlendirilmektedir.FATF’ın karar alma organı üç yılda bir Ekim ayında toplanmakta olup, önümüzdeki ay içinde toplanması beklenmektedir. FATF’ın amacı, ülkeleri kara para aklama ile mücadele, terörizmin finansmanını önleme ve kitle imha silahlarının çoğalmasını engellemek için yasal, düzenleyici ve operasyonel tedbirleri uygulamaya ikna etmektir. FATF tarafından belirlenen 29 sayılı “Tavsiye Kararı”, ülkelerin kara para aklama ve terörün finansmanı hakkında bilgi almak ve toplamak için bağımsız bir mali istihbarat birimi kurmaları ve komisyonun raporunu uluslararası toplumla paylaşmalarını gerektirmektedir.
 
Halen 198 ülke, FATF’ın önerilerini tam olarak uygulamak için en üst düzeyde taahhütte bulunmuştur. FATF tarafından yapılan 29 Haziran 2018 tarihli bildiride, İran ve Kuzey Kore, uluslararası finansal sistemin işleyişinde risk taşıyan iki ülke olarak belirlenmiştir. İran, FATF’ın hazırladığı gri listede yer almakta olup, Şubat ayındaki toplantıya kadar gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmezse kara listeye alınacağı belirtilmektedir. Bu durum İran’ın uluslararası bankacılık sisteminden tamamen izolasyonu anlamına gelmektedir. FATF’ın alacağı önlemler uluslararası yaptırımlar gibi çalışmakta olup, bu durumun İran’daki ekonomik belirsizliği daha da artırması beklenmektedir. FATF’ın kara listesine alınmasının İran’ın Batı ülkelerinin yanı sıra Rusya ve Çin ile ilişkilerini de önemli ölçüde kısıtlayacağı değerlendirilmektedir.
 
İran’da yönetimde bulunan reformcu hükümet tarafından ülkeye doğrudan yabancı yatırımların çekilmesi ve yaptırımlar konusunda AB’nin desteğinin alınabilmesi için en önemli gündem maddesi, FATF’ın standartlarının kabulüne yönelik mevzuatın uyumu konusunda çalışmalar olmasına rağmen, özellikle muhafazakar kesimin tutumundan dolayı gerekli ilerleme sağlanamamaktadır. FATF standartlarına uyum için İran Meclisi’nden geçen yasa tasarılarından ikisi olan “Kara Parayla Mücadele Yasası” ve “Sınır ötesi Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Katılım Yasası” (Palermo Sözleşmesi olarak da bilinmektedir), Anayasayı Koruma Kurulu tarafından yasa tasarılarının Anayasaya ve Şeriata uyumlu olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dini Lider Ayetullah Hamaney Meclis’in çalışmalarına karşı sert bir tutum takınarak, "habersiz olduğumuz derinliklere imza atmak gerekli değildir" demiş ve Parlamento’nun, uluslararası bir sözleşmeye katılmak yerine kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele etmek için kendi yasalarını oluşturmasını önermiştir.
 
Bağımsız analistlerce FATF standartlarına uyum konusunun İran’ın önümüzdeki dönemde en önemli açmazlarından birisi olacağı belirtilmektedir. FATF düzenlemelerine uymazsa, İran bankacılık sisteminin küresel finansal sistemden tamamen izole edilebileceği, bu durumun ülkenin petrol gelirini uluslararası ve hatta kendi ulusal ekonomisine aktarmanın neredeyse imkansız hale gelmesine neden olabileceği ifade edilmektedir. İran’ın düzenlemelere uymasının ise finansal sistemde bağımsız denetim yapılmasını beraberinde getireceği ve halen kaotik durumda olan bankacılık sisteminin de yaptırımlarla karşılaşabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, geçmiş dönemlerde uygulanan ambargoların üstesinden gelinmesinde etkili rol oynayan bankacılıktaki karışıklığın giderilmesinin de ambargo altında bulunan İran’ın elini zayıflatacağı ifade edilmektedir. Son olarak, İran’ın terörizmin finansmasına sağladığı desteğin ortaya çıkması gibi olasılıkların da İran’ı uluslararası arenada yalnızlaştırabileceği değerlendirilmektedir.
 
Bu noktada, ülkemiz finans kuruluşları ve firmalarınca İran’ın FATF standartlarına uyumunun takip edilmesinde fayda görülmektedir.