Estonya Merkez Bankasının Raporu

28 Ağustos 2018

Estonya Merkez Bankası tarafından Eston ekonomisine ilişkin olarak yayınlanan raporda önemli tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir. 

Söz konusu rapora göre;

- Küresel büyüme giderek yavaşlamaktadır. Dış kaynaklı riskler azalmakla birlikte, jeoplolitik riskler, artan korumacılık ve Brexit'le bağlantılı gelişmeler endişe yaratmaktadır.

- 2018 yılbaşından bu yana Avro bölgesinde ekonomik büyüme yavaşlamıştır. Artan iç talep ve emtia fiyatları tüketici fiyatları üzerinde önümüzdeki dönemde yukarı yönde baskı yapacaktır. 

- Avro Bölgesi ve Estonya'da büyüme düşük faiz oranlarıyla desteklenmektedir. 

- Eston ürünlerine yönelik dış talep son dönemde azalmıştır.

- Hızlı ücret artışına bağlı olarak emek arzında kaydadeğer bir yükselme görülmüştür. 

- Yatırımlar düşük ve kırılgan düzeyde seyretmektedir. Estonya'da faaliyet gösteren şirketlerin yalnızca %14'ü 2017 yılında yeni ürün veya hizmet geliştirmiş olup, bu AB ülkeleri içerisinde en düşük oranı oluşturmaktadır.

- Zayıf iç ve dış talebe bağlı olarak ekonomik büyümenin yatay seyretmesi öngörülmektedir.

- Vergi oranlarındaki kısmı artışın yanısıra enerji fiyatlarındaki artışın durmasıyla enflasyonun azalması beklenmektedir.

- Bütçenin önümüzdeki üç yıl içinde düşük miktarda olmakla birlikte açık vermesi öngörülmektedir.

- Eston vatandaşları arasında elektronik ödemeler yaygındır. Toplam alışverişlerin %48'i nakit para ile yapılmaktadır (AB ortalaması %79).

- Banka kredilerine yönelik talep güçlü olup, takipteki alacakların oranı düşüktür. Hanehalkı borçlanması yüksek olmakla birlikte mevduatlar hızla artmaktadır. Eston bankaları finansmanda büyük ölçüde iç mevduatlardan yararlanmaktadır. 

- Finansal sektöre yönelik uygulanan önlemler risklere karşı dayanıklılığı artırmaktadır. Öte yandan, Nordik ülkelerinin ekonomi ve bankacılık sektörlerindeki gelişmeler finansal sektörün istikrarına yönelik temek riskleri oluşturmaktadır. 

- Son olarak, yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Eston vatandaşlarının %45'inin yeni bir ekonomik krizin çıkması ihtimalini göz önünde bulundurduğu görülmektedir.