Dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerindeki neredeyse tüm mısır ve soya fasulyesi dönümleri genetiği değiştirilmiş çeşitlerle tohumlanıyor, ancak esas olarak insan gıdası için yetiştirilen bir mahsul olan buğday için durum böyle değildir.
Hayvan yemi, biyoyakıtlar ve yemeklik yağ gibi bileşenler için kullanılan biyoteknolojik mısır ve soya çeşitleri 1996 yılında piyasaya sürüldü ve kısa süre sonra dünyanın en büyük tedarikçileri olan Brezilya ve Arjantin'in yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ekimlere hakim oldu.

Ancak, dünya çapında ekmek, makarna ve hamur işleri için kullanılan bir temel gıdada alerjenlerin veya toksisitelerin ortaya çıkabileceğine dair tüketici korkuları nedeniyle genetiği değiştirilmiş buğday hiçbir zaman ticari amaçlar için yetiştirilmemiştir.

Şimdi, iklim değişikliği ve Ukrayna'daki savaş tarafından tetiklenen olası bir küresel gıda kriziyle ilgili artan endişeler durumu tekrar gündeme taşımıştır.

Biyoteknolojik mısır ve soya fasulyesi mahsullerinin çoğu, bazı buğday yetiştiricilerinin erişmek istediği özellikler olan böcek direnci ve herbisit toleransı için modifiye edilmiştir. HB4 olarak bilinen Bioceres'in kuraklığa dayanıklı buğdayı, karışıma başka bir element eklemektedir.

Küresel buğday arzındaki son kesintiler, biyoteknolojik buğday konusundaki tartışmalara yeni bir aciliyet derecesi getirdi.

Kaynak: Reuters
Yayınlayan: T.C. Ticaret Bakanlığı, Ticaret Araştırmaları ve Risk Değerlendirme Genel Müdürlüğü