Yaptırımlar, Ruhani’yi İran ekonomisine devlet müdahalesini artırma yönünde zorluyor.

19 Kasım 2018


Yaptırımlar, Ruhani’yi İran ekonomisine devlet müdahalesini artırma yönünde zorluyor
 

Amerika Birleşik Devletleri, İslam Cumhuriyeti'ne karşı tüm yaptırımları yeniden uygulayarak İran'a karşı yeni bir çevreleme stratejisine başladı. Tahran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmeye devam ediyor, böylece Çin ve Avrupa'nın ekonomik desteğini güvence altına alıyor ve ülkenin ekonomisinde hükümetin rolünü belirliyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin son zamanlardaki kabine reformları bu açıdan önemli bir adım olarak görülebilir.

Washington, Mayıs ayı başlarında JCPOA'dan çekilirken, İran'ın ekonomi politiği konusundaki tartışmalar, piyasa güçleri üzerine odaklanan tedrici yapısal reformlardan kriz yönetimine ve yaptırımlar altında ülkenin ekonomik güvenliği korumaya odaklandı. İran ekonomisi, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından, İran toplumu ve politik elitler arasında kabinedeki bakanların önlerindeki krizle başa çıkıp çıkamayacağı konusunda yoğun tartışmalar başlatarak, ilk aylarda beklenmedik bir şok yaşadı. Bu tartışmalar, Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanlığı, Kooperatifler, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Yol ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı'ndaki değişiklik ihtiyacını gündeme getirdi. Durumun kritik olduğunu kabul eden Rouhani yönetimi, kabine reformlarına duyulan ihtiyacı destekledi ve özellikle bu amaca ulaşmak için parlamentoda kendisini eleştirenler ile işbirliği yapmaya çalıştı.

Ancak, ilgili taraflar arasındaki müzakereler, yönetim ile uyum içinde olan uygun yöneticileri bulmada zorluklar ve aynı zamanda çok katmanlı bir ekonomik krizle başa çıkabilme kabiliyeti arayışları nedeniyle kabinede meydana gelen değişiklikler üç aydan uzun sürdü. Sonunda, yukarıda sözü edilen dört kilit bakanın ikisi değiştirildi, diğer ikisi yerinde kaldı. Bu arada, yeni bakanlara ilişkin meclisteki güven oylaması sırasında, meclisin bu gerilim ve baskı döneminden sonra hükümetle uzlaşmaya hazır olduğunu ortaya çıkardı.

Yeni bakanların öncelik verdiği konulardan bazıları, İran'ın ekonomi politiği için başlıca zorlukları içeriyor: temel malların sağlanması, şeffaflığın geliştirilmesi ve yolsuzlukla mücadele, yeni iş alanları yaratılması, işsizlik oranındaki artışın engellenmesi, bankacılık reformu, hiperenflasyonun önlenmesi, piyasadaki yetersiz likidite konularını kapsıyor.

İran'ın önümüzdeki yıllarda ekonomik büyümesini sürdürmesi için  183 milyar dolarlık yatırım yapılması gerekiyor. Ülkenin sanayi üretiminin önündeki en büyük zorluk, dolaşımdaki likiditenin çokluğu ve sermayeye erişimdeki  sıkıntılar. Bu zorluğun üstesinden gelmek için, yaklaşık  35,7 milyar dolar değerinde yeni fonlar gerekli. Sadece Mehr konut projesinin tamamlanması için 2.74 milyar dolar kaynağa ihtiyacı var. Ruhani, eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad yönetimi tarafından başlatılan bu iddialı inşaat planını, İran’ın zaten zayıflayan ekonomisine büyük bir engel olarak nitelendirmekteydi.

Yeni mali kaynaklara duyulan ihtiyacın artması, İran'ın yabancı yatırımı çekmekte zorlandığı bir zamanda ortaya çıkmakta. Bu sermayenin özel sektörden temin edilmesi kendi içinde sorunlara sahip ve hükümetin kendi varlıklarına güvenmek ve ekonomide daha doğrudan bir rol oynamaktan başka seçeneği yok.

Ekonomiden sorumlu yeni bakanlar krizle başa çıkmak için hükümet, özel sektör ve iş gücü arasındaki etkileşim güçlüklerini çözmek için üçlü bir yapı öneriyor. Ayrıca, büyük şirketler, özellikle hükümetin 1,66 milyar dolarlık bir fonun ihracatı teşvik için kullanılmasını talep ediyor.

Yeni bakanlar, İran ekonomisindeki yapısal reformlara duyulan ihtiyacı da vurgulamakta. 1980-88 İran-Irak Savaşı sırasında yaşanan deneyimler, hükümetin ekonomiye daha fazla dahil olduğu zaman başarılı bir model olarak uygulanabileceğini vurgulamakta. Bununla birlikte, Ruhani’nin bakanları bu çağrıları yapısal reform olarak açıklarken, aynı zamanda ekonomiyi biraz çelişkili de olsa kontrol etmede daha aktif bir hükümet rolünü destekliyorlar.

Rouhani'nin yeniden seçilmesinin ardından 2017 yılında kurulan kabine, İran'ın iki ana siyasi kampı olan Muhafazakarlar ve Reformcular arasında bir uzlaşma oldu. Politik ekonomi açısından bakıldığında, Rouhani’nin 2015’te KOEP’in imzalanmasını takiben hükümet, orta sınıf İranlıların piyasaya, üretime ve servetin yeniden dağılımına dayanan yapısal reformlar konusundaki isteklerini karşılamak için sözler vermişti. Bununla birlikte, ABD'nin yaptırımlarının yeniden uygulanması, İran’ın ekonomisine, orta sınıfına ve yoksullara kadar birçok insanın geçimini etkileyen bir şok oldu. Bu düşüş, sosyal statüleri konusunda endişeli olan İranlı seçkinleri de zorluyor.

Gelecek yıl yapılacak seçimlerde Rouhani yönetimini destekleyen milletvekilleri için bu düşüş bazı yeni endişeler yarattı. Hükümetin ekonomik çekirdeğinin değiştirilmesi, bu kaygılara geçici bir cevap olarak görülebilir. Bu arada, yeni ekonomik ekibin temel önceliği, ekonomik krizin genişlemesini engellemeye çalışmak.

Bu değişimin sonuçları hakkında spekülasyon yapmak için henüz çok erken. Ancak, İran’ın yaptırım stratejisinin artık yeni bir bileşene sahip olduğu açık.

Kaynak: https://bit.ly/2Q5S4iJ