Doha Bakanlar Konferansı Sonuçlarının AB Açısından Değerlendirilmesi

30 Ağustos 2018

Avrupa Birliği Komisyonu"nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Pascal Lamy tarafından 19 Kasım 2001 tarihinde Brüksel'de verilen brifing ile Doha Bakanlar Koferansı"nın Avrupa Birliği açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Buna göre, anılan Konferansın geneli itibariyle, AB’nin olduğu kadar tüm gelişmiş ve gelişme yolundaki Dünya Ticaret Örgütü üyeleri açısından da tatmin edici sonuçlar doğuracak şekilde tamamlandığı yönünde bir tespit yapıldığının belirtilmesi mümkündür. Özellikle Doha Kalkınma Gündemi sayesinde, DTÖ’ne, ekonomik kalkınma, istihdam ve fakirliğin azaltılmasına ilişkin politikaların izlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yönelik küresel düzeydeki çalışmaların yürütülmesi bakımından yeni bir kimlik kazandırılmıştır. Diğer bir ifade ile, DTÖ’nde, GYÜ’lerin ve EAGÜ’lerin önceliklerini dikkate alma konusunda bir politika değişikliğinin ön plana çıktığı açıkça görülmektedir.
Doha Konferansı sonucunda, AB’nin aşağıda açıklanan görüşlerinin tam ve somut bir şekilde dikkate alınmış olduğu görülmektedir:

  • Sanayi ürünlerinde ileri tarife indirimlerine gidilmesini sağlayacak müzakerelerin başlatılması, üye ülkeler arasındaki ticari faaliyetleri arttırarak uluslararası ekonomik ilişkilerde yeni bir güven ortamı yaratılmasını sağlayacaktır.
  • Yatırımlar, rekabet, ticaretin kolaylaştırılması ve kamu alımları alanlarında yeni DTÖ anlaşmalarının ihdas edilmesinin yanı sıra, DTÖ kuralları ile mevcut çok taraflı çevre anlaşmalarını ilişkilendirecek bir oluşuma gidilmesi, bu alanda çok taraflı ticaret sisteminin hukuki altyapısının güçlendirilmesine imkan verecektir.
  • Kalkınma konusu, tüm müzakereler açısından belirleyici rol oynayacaktır. Uruguay Round Anlaşmalarının uygulanması ve yeni müzakerelerin tümüne kalkınma boyutunun eklenmesi de öncelikle ele alınacaktır.
  • Sivil toplum kuruluşlarının artan beklentilerini karşılamak üzere, şeffaflık politikasına ağırlık verilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedefinin yeni çok taraflı ticaret müzakerelerinin temelini teşkil edeceği bir kez daha vurgulanmalıdır. Bu noktada, sürdürülebilir kalkınma ile çevrenin korunması arasındaki dengenin kurulması açısından, gerekli durumlarda, üye ülkelerin çevre ile ilgili önlemler alma hakkı baki kalırken, DTÖ ile uluslararası çevre anlaşmalarının etkileşimini artıracak bir yapının tesis edilmesine çalışılacaktır.
  • Doha konferansının tarım konusundaki tatminkar düzeyi ise, pazara giriş, iç destekler ve en önemlisi bütün ihracat sübvansiyonları konusunda varılan uzlaşı neticesinde ortaya çıkmıştır.
Konferans sonuçlarından, AB açısından özel önem taşıyanlar detaylı olarak incelendiğinde aşağıdaki değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. 
1. Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre İlişkisi
Her ne kadar, AB’nin tüm beklentilerini karşılamamış da olsa, Doha Konferansı Deklarasyonu bu konudaki AB yaklaşımlarını yansıtır şekilde kaleme alınmıştır.
Çevre ve sürdürülebilir kalkınma konusunun, önümüzdeki dönemde, DTÖ platformunda daha sıklıkla ele alınacağı görülmektedir. Şöyle ki, Deklarasyon metninde sürdürülebilir kalkınmanın, müzakerelerin temel hedefi olduğunun belirtilmesinin yanı sıra, üyelerin sağlık, güvenlik ve çevrenin korunması konularında önlem alabilecekleri vurgulanmaktadır. Yine, DTÖ anlaşmaları ile çok taraflı çevre anlaşmaları arasındaki ilişkileri netleştirecek çalışmaların yapılacağı ilk defa ifade edilmektedir. Bu durum, bir yandan uluslararası alandaki çabaların bütünlüğünün sağlanmasına hizmet ederken, diğer yandan DTÖ üyelerince sivil toplum kuruluşlarının giderek yoğunlaşmak suretiyle dile getirdikleri kaygılara daha fazla önem verileceğini kanıtlamaktadır. Son olarak, DTÖ bünyesinde oluşturulmuş bulunan Ticaret ve Çevre Komitesi’ne atfedilen yeni işlevler de bu hususları desteklemektedir.
Deklarasyon metni, çevre konusundaki sürükleyici unsurun Avrupa Birliği olduğunu göstermekle beraber, diğer DTÖ üyelerinin de;
  • Ticaret ve çevre arasındaki ilişkiden kaynaklanan hususlarda ortak çalışmalara katılmaya,
  • Avrupa Birliği tarafından ortaya konulan temel tüm görüşlere destek vermeye ve
  • DTÖ’nün bu hususta, küresel düzeyde belirleyici rol oynayacak platformu teşkil etmesi konusunda yapılacak girişimleri tartışmaya,
hazır olduklarını kanıtlamaktadır. 
2. Uygulama
AB tarafından Seattle Zirvesi sonrasında, mevcut DTÖ anlaşmalarında GYÜ’ler lehine tanınan kolaylık ve lehte muamele hükümlerinin uygulanmasında gözle görülür bir ilerleme kaydedilmeksizin, yeni bir müzakere raundu başlatılmasının mümkün olamayacağının belirlenmesini müteakip, Doha Konferansı öncesinde vuku bulan yapıcı girişimler neticesinde, Deklarasyon metninde konuya ilişkin kesin kararların yer alması sağlanmıştır. Bu amaçla, Konferansa hazırlık çalışmaları kapsamında ve Konferans esnasında AB tarafından Uruguay Raund anlaşmalarına halel getirmeksizin, uygulamaya ilişkin hükümlere işlerlik kazandırılmasına yönelik düzeltme ve eklemelerde bulunulması için bir denge politikası izlenmiş ve bunda da büyük ölçüde başarılı olunmuştur. Deklarasyonun 12 nci paragrafında, müzakere talimatlarına ilişkin olarak vurgulanan hükümlerde, gözetilen bu hassas dengeyi görmek mümkündür. 
3.Ticaret ve Kalkınma
Konferans esnasında, GYÜ’leri dünya ticaret sistemine daha güçlü bir şekilde dahil etme amacı güdülmüştür. Bu amaca hizmet etmek üzere, pazara giriş kolaylıkları ve ticaretle bağlantılı kapasite artışına yönelik çalışmalar ve EAGÜ’ler başta olmak üzere GYÜ’lere tanınacak diğer özel ve lehte muamele koşulları belirlenmiştir. Böylelikle, alınacak ilave önlemlerle birlikte, tutarlı bir politika dahilinde GYÜ’lerin dünya ticaretinden alacakları payın artırılması sağlanacaktır.
En Az Gelişmiş Ülkelerin özel statülerinin bir kez daha altı çizilerek, bunlara yönelik olarak düzenlenen III. Birleşmiş Milletler Konferansı’nda açıklanan taahhütlerin DTÖ Çalışma Programına dahil edilmesi hususu teyit edilmiştir. Bu amaçla, gözden geçirilecek olan Özel ve Lehte Muamele hükümlerine, kesin, etkili ve işlevsel bir nitelik kazandırılması öngörülmektedir. 
4. Ticaret ve Sosyal Kalkınma
Konu, AB’nin tüm baskı ve girişimlerine karşın, bu aşamada fazla detaylı görülerek, en çok karşı çıkılan öneri olmuştur. Sonuç itibariyle, Deklarasyonun belki de en çok hayal kırıklığı yaratan yönünü teşkil etmekle beraber, Singapur Bakanlar Konferansı’nda Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) temel işgücü standartları hususunda kaydedeceği aşamaların izleneceğinin bir kez daha vurgulanması memnuniyetle karşılanmıştır. Gelecekte, AB tarafından, DTÖ’nün temel işgücü standartları hakkında yapacağı çalışmalara katkıda bulunularak, küreselleşmenin sosyal yönleri ile ilgilenmek üzere, İLO’ya bağlı olarak kurulan Dünya Komisyonu’nun faaliyetlerine destek verilmesi öngörülmektedir. 
5. Tarım
Tarım konusunda Doha’da varılan sonuçlar, AB’nin 1999 yılında Bakanlar Konseyi’nde aldığı kararlar ve 2000 Aralık ayında belirlenen müzakere pozisyonu ile tamamen uyum içindedir. Esasen, pazara giriş konusunda önemli düzeyde bir serbestleştirme gerçekleştirilirken, coğrafi işaretler de dahil olmak üzere tüm konuların müzakereler kapsamına dahil edilmesi kararı alınmıştır. İhracat sübvansiyonlarına ilişkin Deklarasyon hükümleri de, bunların "phase out” sistemi ile indirilmesini amaçlayan AB önerileri ile örtüşmektedir. İç destekler alanında, ticareti bozucu desteklerin azaltılmasının yanı sıra indirim taahhüdü bulunan "turuncu kutu” desteklerde ileri tavizler öngören müzakerelere başlanacağına ilişkin taahhütler getirilmiştir. Diğer taraftan, “yeşil kutu” ve “mavi kutu” kavramlarının devam ettirilmesine karar verilmiştir.
AB’nin ısrarcı bir tutum sergilediği “çevrenin korunması, kırsal gelişme, gıda sağlığı ve hayvan ıslahı” gibi ticaret dışı kaygıların, tarım müzakerelerinin bir parçası olması yönündeki görüş DTÖ üyelerince açıklıkla desteklenmiştir. 
6. Hizmetler
AB, hizmetler alanındaki hedeflerine de tamamen ulaşmıştır. Şöyle ki, pazara giriş müzakereleri hakkında kesin tarihler belirlemiş olup, söz konusu müzakerelerin global anlamda, tüm dünya tüketicilerinin yararına olmak üzere AB iş çevreleri için önemli fırsatlar yaratacağı değerlendirmesi yapılmaktadır. 
7. Pazara Giriş
AB’nin sanayi ürünlerindeki müzakerelere yaklaşımı, tüm sektörleri kapsayacak bir indirimin yapılması ve tarifelerin mümkün olduğunca kaldırılması nihai hedefine yöneliktir. Tarife tavanları ve yüksek tarifelerin azaltılması, tüm DTÖ üyeleriyle beraber AB’ne yeni ihracat imkanları yaratacaktır. Bu doğrultuda yapılacak çalışmaların, özellikle GYÜ’lerin çıkarlarını gözetecek en uygun koşullarda gerçekleştirilmesine gayret edilecek; “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk” ilkesine göre tarife indirimlerine GYÜ’lerin kendi ihtiyaç ve yeterlilikleri ölçüsünde katılması sağlanacaktır. 
8. Ticaret ve Yatırımlar
Doha Deklarasyonu, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının dünya çapında korunup geliştirilmesine yönelik çok taraflı bir yapının oluşturulması konusunda temel adımı teşkil etmesi itibariyle önemlidir. V nci Bakanlar Konferansına kadar sürdürülecek hazırlık çalışmalarını müteakip belirlenecek kesin tarihler dahilinde ve “single undertaking” kapsamında sonuçlandırılacak bir müzakere aşamasına geçilecektir. Doha Deklarasyonunun yatırımlara ilişkin çerçevesini oluşturan tüm unsurlar AB’nin görüşleri doğrultusunda belirlenmiştir. Bunlar;
  • Kapsamın doğrudan sermaye yatırımlarından oluşması,
  • Temel ilkelerin şeffaflık ve ayırım gözetmeme olması,
  • Yapının, pozitif listeleme yoluyla belirlenmesi,
  • Bu bağlamda vuku bulabilecek anlaşmazlıkların DTÖ Anlaşmazlıkların Halli Mekanizmasına tabi kılınması.

Yukarıda belirtilen esaslar üzerine oturtulmuş yatırım koşullarının, GYÜ’ler başta olmak üzere tüm DTÖ üyelerine fayda sağlayacağı mülahaza edilmektedir.
9. Ticaret ve Rekabet
Doha Deklarasyonu ile rekabet politikaları alanında da, ilk kez çok taraflı bir çerçeve oluşturulması hedefi konulmuştur. Anılan hedef ile ülkelerin iç rekabet politikalarının daha etkin uygulanması ve dolayısıyla tüketicilerinin refah düzeylerinin artması beklenmektedir. Rekabet ile ilgili müzakereler, V. Bakanlar Konferansına değin hazırlık mahiyetinde sürdürülecektir. O tarihe değin gelinen aşama ile geleceğe matuf öngörüler, tamamen AB’nin önceliklerini karşılar şekilde kabul edilmiştir. GYÜ’lerin bu konudaki beklentilerini de gözeten gerçekçi ve kademeli olarak ilerleyecek bir çok taraflı çerçevenin çizilmesi amaçlanmaktadır. 
10. Ticaretin Kolaylaştırılması
Ticaretin kolaylaştırılması konusundaki müzakerelerin çerçevesi, transit rejimi de dahil olmak üzere gümrük ve ilgili ticari işlemlerin basitleştirilmesinden müteşekkildir. AB’nin bu alandaki hedefi, müzakerelere biran önce başlanması olduysa da, DTÖ üyeleri arasında bu konunun da “single-undertaking” kapsamında yer alması hususunda uzlaşı sağlanmış bulunmaktadır. Belirtildiği üzere, bu konuda yapılması öngörülen düzenlemeler çok geniş olup, sınırdan malların en hızlı biçimde geçirilmesi de dahil olmak üzere, uluslar arası ticarete konu malların dolaşımına ilişkin her tür faaliyeti kapsamaktadır. Ayrıca, ticaretin kolaylaştırılmasının getireceği avantajların kalkınma boyutu nedeniyle, GYÜ’lere tanınacak kapasite arttırımı kolaylıklarının önemi vurgulanmaktadır. Bu nedenle, söz konusu kolaylık ve yardımların, yapılacak tüm çalışların ayrılmaz bir parçası olması ve sistematik bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla AB’nin GYÜ’ler ile koordinasyon halinde olması öngörülmektedir. 
11. Kamu Alımları
Kamu alımlarında şeffaflığı sağlayacak çok taraflı bir anlaşmaya yönelik müzakerelerin V. Bakanlar Konferansı sonrasında başlatılması kararlaştırılmıştır. Bu müzakerelerin, kamu kuruluşlarının şeffaf ve sorgulanabilir bir şekilde alım yapmalarını zorunlu hale getirecek sonuçlar doğurması beklemekte olup, Doha Konferansı ile birlikte DTÖ düzeyinde kamu alımlarının şeffaflaştırılmasının, ülke ekonomileri ve uluslararası ticaret açısından yapacağı katkının teyit edilmiş olması AB açısından memnuniyet vericidir. Sonuç itibariyle, değişik kamu alım yöntemlerinin yarattığı ticareti bozucu etkilerin önlenmesi doğrultusunda çok önemli bir adım atılmıştır. Böylelikle, kamu alımları alanında, bölgesel ve ikili düzeyde daha kapsamlı anlaşmaların yapılması ve DTÖ üyesi olmayan ülkelerin bunlara katılımının özendirilmesi sağlanacaktır. 
12. TRIPS (Kamu Sağlığı Yönleri Açısından)
TRIPS ve Kamu Sağlığı hakkında kabul edilen Bakanlar Deklarasyonu, DTÖ’nün, kamu sağlığı konuları ve fikri mülkiyet hakları arasındaki ilişkide gerginliğe yol açan kamu sağlığı hedeflerine ulaşılmasına ve özel firma çıkarları arasında bir denge kurulmasına verdiği önem ve desteğin bir göstergesini teşkil etmektedir. AB’nin hedeflerini tamamen yansıtacak şekilde kaleme alınan bu metin, TRIPS Anlaşmasının, korunma hükümlerinden yana olanlar ile karşı çıkanlar arasında hassas bir denge kurulmasını sağlamıştır.
Söz konusu kapsamlı metin, TRIPs ile kamu sağlığı arasında yukarıda belirtilen ilişkinin teyit edilmesinin yanı sıra, DTÖ üyelerinin, halihazırda uygulamakla yükümlü bulundukları TRIPS Anlaşmasının en önemli hükümlerinin tatbikatı konusunda bazı esneklikleri kabul edebileceklerinin bir beyanı niteliğini de taşımaktadır. 
13. TRIPS (Diğer Yönleri Açısından)
Anılan Deklarasyon, çok taraflı tescil sisteminin oluşturulmasına ilişkin müzakerelerin V. DTÖ Bakanlar Konferansına kadar tamamlanması hususunda açık bir hüküm ihtiva etmektedir. Ayrıca, tüm iş dünyası ve tüketicilerin yararına olacak şekilde coğrafi işaretlerin kapsamının genişletilmesi hakkında müzakereler yapılmasını da öngörmektedir. Yine, AB’nin GYÜ’lerin bu konudaki önceliklerini de gözeten bir yaklaşımla, TRIPS ile Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) arasındaki ilişkinin gözden geçirilerek, geleneksel bilginin korunması konusunda en uygun hareket tarzının benimsenmesini hedeflediği gözlemlenmektedir. 
14. DTÖ Kuralları
AB, mevcut DTÖ kurallarının temel prensiplerinin tartışmaya açılmasına mahal vermeyecek şekilde bazı iyileştirmeler yapılması şartıyla, GYÜ’lerin bu konudaki beklentilerini karşılayacak dengeli müzakerelerin başlatılmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Bu alandaki AB politikası, DTÖ kurallarının, haksız ticari uygulamalar konusundaki etkin caydırıcılıklarının devamının sağlanması ve yukarıda kabul edilebileceği belirtilen iyileştirmelerin, bu kuralların suiistimal edilmemesini garanti edecek şekilde belirlenmiştir. Bunun da ötesinde, diğer DTÖ üyelerinin de, DTÖ kuralları konusunda AB kadar katı standartlar benimsemeleri beklenmektedir.
Bölgesel Ticaret Anlaşmalarına ilişkin AB görüşü Deklarasyonda aynen kabul edilmiştir. Bahse konu görüş, serbest ticaret anlaşmaları ile diğer bölgesel ticaret anlaşmalarının DTÖ ile tamamen uyumlu olmalarını sağlayacak koşulları tanımlayacak açık ve daha kati kuralların belirleneceği müzakerelerin başlatılmasıdır.
DTÖ kuralları ile ilgili belirtilmesi gereken son husus, sübvansiyonlar ve çevresel konuların da dahil edilmesi nedeniyle, AB açısından tatminkar bir sonuç doğuran balıkçılık konusundaki hükümlerdir. AB, konferans esnasında, bu konunun sadece kurallar bölümünde zikredilmesine karşı çıkmış ve başarılı olmuştur. 
15. Sivil Toplum Kuruluşlarının Katılımı ve Şeffaflık
AB, DTÖ’nün şeffaflık ve etkinliğine ilişkin değişiklikler ile mümkün olabilecek her türlü kurumsal iyileştirmenin yapılmasını beklemektedir. Çok ayrıntılı bir şekilde ifade edilmemiş olsa da, Deklarasyonun tüm üyeler için daha fazla şeffaflık yönünde bir yaklaşım içerdiği açıkça hissedilmektedir. Ayrıca, artan otonomisi ile DTÖ Sekreteryası, istişari ve açık mahiyetteki toplantılarda, üye ülke parlamento ve sivil toplum kuruluşları ile yoğun diyaloglar başlatılmasını da sağlayabilecektir. Doğal olarak, AB’nin tüm desteğini arkasında bulan bu hususa ek olarak, DTÖ’nün yapısında meydana getirilebilecek reformlar hakkında DTÖ Genel Müdürüne daha fazla öneri getirebilme yetkisi de verilmesi gerektiği yönünde değerlendirmelerde bulunulmaktadır. 
SONUÇ
Her iki Deklarasyon metninin de, AB’nin değerlendirme ve görüşleri doğrultusunda kaleme alındığını ve büyük oranda Birliğin siyasi ve ekonomik hedeflerini yansıttığını söylemek yanlış olmayacaktır. AB tarafından, özellikle sürdürülebilir kalkınma konusunun Deklarasyonda vurgulanmasından duyulan memnuniyet belirtilerek, başlatılması kararlaştırılan yeni çok taraflı ticaret müzakerelerinin, DTÖ’nün ekonomik konularda arttırılacak yetkisi yoluyla, gelişme yolundaki ülkeler açısından önemli katkılarda bulunacağı değerlendirilmektedir. Bu aşamada, AB Komisyonunun önündeki öncelikli görevin, yürütülecek müzakerelerde, Doha Kalkınma Gündemi ve AB’nin kendi hedefleri doğrultusunda yapacağı etkili çalışmalar olduğu düşünülmektedir.