Akdeniz için Birlik Sürecine ilişkin Bilgi Notu

30 Ağustos 2018

AKDENİZ İÇİN BİRLİK SÜRECİNE İLİŞKİN BİLGİ NOTU
 

  • Barselona Süreci:

Ülkemizin de taraf olduğu, “Barselona Süreci” olarak da adlandırılan “Avrupa-Akdeniz (Euro-Med) Ortaklığı”, Kasım 1995 tarihinde Barselona’da düzenlenen Avrupa-Akdeniz Dışişleri Bakanları Konferansında kabul edilen ‘Barselona Deklarasyonu’yla[1] başlamıştır. Avrupa-Akdeniz bölgesinde barış, istikrar ve refah alanı yaratılmasını hedefleyen söz konusu Ortaklık kapsamında bölgede 2010 yılına kadar bir Serbest Ticaret Alanı oluşturulması hedeflenmiş, ancak bu hedefe halen ulaşılamamıştır.
Avrupa-Akdeniz Serbest Ticaret Alanının oluşturulması ve bölgede ticari ilişkilerin geliştirilmesi bağlamında, Barselona Süreci, taraflar arasında mal ticaretini kapsayan STA’lar ağı oluşturulmasının ötesinde, ticaretle ilişkili birçok alanı da kapsamaktadır. Bu çerçevede, menşe kuralları, teknik mevzuat ve standartlar, fikri ve sınaî mülkiyet hakları gibi konular ile hizmetler ticareti, iş kurma hakkı ve tarımda ileri serbestleştirme Barselona Süreci’nin kapsadığı konulardır. 2009 yılında gerçekleştirilen 8. Bakanlar Konferansında bölge ülkeleri arasında ticaretin arttırılması ve çeşitlendirilmesi, ekonomik ve sınaî bütünleşmenin güçlendirilmesi ve Akdeniz ülkelerinde Avrupa menşeli yatırımların arttırılması amacıyla 2010 yılına kadar ve ötesinde atılacak adımları içeren “Avrupa-Akdeniz Bölgesinde 2010 Yılı ve Sonrası için Ticaret Yol Haritası” kabul edilmiştir.
Söz konusu “Yol Haritası” doğrultusunda, öncelikle Akdeniz ülkelerinin kendi aralarında STA ağını tesis etmeleri ve ardından AB’nin bu ülkeler ile kapsamlı ve derin STA’lar akdetmesi hedeflenmektedir. Bu hedefe yönelik olarak, anlaşmazlıklarının halli mekanizmasının ihdası ile hizmetler ticareti, tarım ve uygunluk değerlendirme anlaşmalarının akdedilmesi yoluyla işbirliğinin artırılmasını teminen anılan ülkeler ile AB arasındaki müzakereler sürdürülmektedir.
Avrupa-Akdeniz Ticaret Bakanları konferansı son olarak 2010 yılında toplanmış, Arap Baharı ve Filistin’de yaşanan gelişmeler nedeniyle bu tarihten sonra Ticaret Bakanları toplantısı yapılamamış, son olarak 30 Eylül 2014 tarihte Brüksel’de yapılması planlanan toplantı da Arap Ligi’nin talebi üzerine daha ileri bir tarihe ertelenmiştir.
 
II.Akdeniz için Birlik (AiB):
Fransa’nın girişimi sonucunda, Avrupa-Akdeniz bölgesinden 43 ülkenin (27 AB ülkesi, Arnavutluk, Cezayir, Bosna ve Hersek, Fas, Filistin Yönetimi, Hırvatistan, İsrail, Karadağ, Lübnan, Mısır, Monako, Moritanya, Ürdün, Suriye[2], Tunus, Türkiye) Devlet ve Hükümet Başkanlarınca 13 Temmuz 2008 tarihinde Paris’te gerçekleştirilen zirvede imzalanan Ortak Sonuç Bildirgesi ile “Barselona Süreci: Akdeniz İçin Birlik” oluşturulmuştur. Müteakiben Kasım 2008’de Marsilya’da düzenlenen Zirve’de söz konusu sürecin ismi “Akdeniz için Birlik (AiB)” olarak değiştirilmiştir.
Süreç, esasen, AB üyesi ülkeler ile AB üyesi olmayan Akdeniz ülkeleri arasında kalıcı ve kurumsal bir işbirliği çerçevesinin oluşturulmasını teminen 1995 yılında tesis edilen ve ülkemizin de taraf olduğu “Avrupa-Akdeniz Süreci (Euro-Med/Barselona Süreci)”nin yerini almıştır. AiB, özellikle somut projelerle Akdeniz’de işbirliğinin artırılmasını ve böylece Akdeniz’in bir barış, demokrasi ve refah bölgesi olmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, siyasi diyalog, ekonomi, sanayi, sosyal ve kültürel alanlar dâhil geniş bir yelpazede işbirliğini öngörmektedir.
AiB kapsamında, bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olması öngörülen bir Sekretarya ihdas edilmiş, Sekretarya’nın bir Genel Sekreter ile altı Genel Sekreter Yardımcısından oluşması ve projelerin belirlenmesi, takip edilmesi ile desteklenmesinden sorumlu olması öngörülmüştür.
Bu çerçevede, Barselona’da yerleşik olan Sekretarya’nın ilk Genel Sekreteri olarak, 12 Ocak 2010 tarihinde, Ürdün’ün AB Nezdindeki Daimi Temsilcisi olarak görev yapmakta olan Büyükelçi Ahmed Masa’deh atanmıştır. Sekretarya Mart 2010’da resmi olarak faaliyete başlamıştır. Diğer taraftan, Ürdünlü Genel Sekreter, 27 Ocak 2011 tarihinde, görevi kabul ettiği dönemde geçerli olan koşulların değişmiş olduğu gerekçesini belirterek istifasını sunmuştur. Müteakiben göreve atanan Fas Dışişleri ve İşbirliği Bakanlığı Genel Sekreteri Youssef Amrani, 1 Temmuz 2011 tarihinde görevine başlamış, ancak, Fas Dışişleri Bakanlığı görevine atanması sebebiyle 11 Ocak 2012 tarihinde Genel Sekreterlik’ten istifa etmiştir. Bu çerçevede, Youssef Amrani’den boşalan AİB Genel Sekreterliği görevine, 10 Şubat 2012 tarihinde Fas’ın Brüksel ve Paris eski Büyükelçisi Fathallah Sijilmassi atanmıştır. 
İlk üç yıllık dönem için altı Genel Sekreter Yardımcısı atanmış olup; bir Genel Sekreter Yardımcılığı, “ulaştırma” dosyasını üstlenmek üzere Türkiye’ye verilmiş ve Büyükelçi Yiğit Alpogan söz konusu göreve atanmıştır. Anılan dönem için Genel Sekreter Yardımcılıklarını üstlenen diğer ülkeler ve Genel Sekreter Yardımcıları ile görev dağılımları şu şekildedir: İtalya (Lino Cardarelli – projelerin finansmanının koordinasyonu, KOBİ’ler), Yunanistan (Panagiotis Roumeliotis – enerji), Filistin (Rafiq al Husseini – çevre ve su), İsrail (Ilan Chet – yüksek öğrenim ve araştırma), Malta (Cecilia Attard-Pirotta – sivil koruma dâhil sosyal ve sivil konular).
AİB bünyesindeki projeler için altı öncelikli alan belirlenmiştir: a) Akdeniz’in temizlenmesi;
b) deniz hatları ve kara otoyolları; c) sivil koruma; d) alternatif enerjiler-Akdeniz güneş enerjisi planı; e) yüksek öğrenim ve araştırma/Avrupa-Akdeniz Üniversitesi; f) Küçük ve Orta Ölçekli işletmeler başta olmak üzere işletmelerin geliştirilmesi.
Belirtilen konularda hazırlanacak projelerin finansmanı için Avrupa Komisyonu, Avrupa Yatırım Bankası, InfraMed Yatırım Fonları ve Dünya Bankası tarafından katkı sağlanmaktadır.
 
AB’nin Bölge Ülkeleri ile İlgili Stratejisi
14 Aralık 2011 tarihinde AB Dışişleri Bakanları Konseyi tarafından Tunus, Fas, Mısır ve Ürdün ile farklı bir yaklaşım çerçevesinde yeni ticaret anlaşmaları müzakere edilmesi için bu ülkelere teklifte bulunulması kararlaştırılmıştır. “Arap Baharı” sonrasında bölge ülkeleriyle ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve bu ülkelerin AB ile bütünleşmesi hedeflenmektedir. Bu amaca yönelik olarak, Libya ve Cezayir gibi henüz Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmayan ülkelerin de daha sonra bu dört ülkeye katılabileceği belirtilmektedir.
Anılan ülkelerle akdedilmesi planlanan “Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşmaları”, mevcut Avrupa-Akdeniz anlaşmalarının bir parçası olacak ve ticaretin kolaylaştırılması, ticarette teknik engeller, hayvan ve bitki sağlığı, yatırımların korunması, kamu alımları ile rekabet politikası gibi karşılıklı çıkarları ilgilendiren tüm düzenlemeleri detaylı bir şekilde kapsayacaktır. AB’nin Güney Akdenizli ortaklarının kalkınmaya ve yasal düzenlemelere ilişkin birbirinden farklı olan öncelikleri AB Komisyonu tarafından yapılan müzakerelerde göz önüne alınacaktır.
Bu kapsamda hâlihazırda AB ile Fas arasında Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması akdetmek amacıyla Mart 2013’te başlatılan görüşmelerde dört tur müzakere gerçekleştirilmiş olup, önemli ölçüde ilerleme sağlanmıştır. Diğer taraftan Tunus ile AB arasında Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması akdetmek amacıyla başlatılan çalışmalar kapsamında ise ilk tur müzakereler 13 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu ülkelerin AB pazarına girişini kolaylaştırmanın, yatırım için uygun koşullar yaratmanın ve devam eden ekonomik reformlarını desteklemenin yanı sıra, AB ayrıca bu ülkelerin kendi aralarındaki AGADİR Anlaşması kapsamında devam etmekte olan bölgesel bütünleşmelerinin güçlendirilmesini de desteklemek niyetindedir.
AiB kapsamında Kuzey ve Güney Akdeniz ülkelerinin dengeli bir şekilde temsil edilmesi amacıyla AB üyesi ülkeler ile Güney Akdeniz ülkeleri temsilcileri tarafından paylaşılan bir “eş başkanlık” sistemi mevcuttur. Bu çerçevede, Kasım 2008’den bu yana eş başkanlığı yürüten Fransa, 1 Mart 2012 tarihinde bu görevini halihazırda Catherine Ashton tarafından yürütülen AB Dış İşleri Yüksek Temsilciliği’ne devretmiştir. Söz konusu karar, Lizbon Anlaşmasının AiB başkanlığının revize edilmesi yönündeki Dış İlişkiler Konseyi kararına paralel olarak alınmıştır.
Güney Akdeniz ülkeleri arasında ise, Kasım 2008’den bu yana eş başkanlığı üstlenmiş olan Mısır’ın yerine talip olan başka bir Güney Akdeniz ülkesi ortaya çıkmamıştır. Bununla birlikte, görevin İsrail ile irtibatı bulunan bir AiB üyesi olan Fas, Mısır veya Ürdün’e verilebileceği yönünde öngörüler mevcuttur. Adaylar arasında olabileceği değerlendirilen Tunus’un İsrail ile diyalog konusunda iç politikasında yaşanan gelişmeler nedeniyle kararsız kaldığı bilinmektedir.
Öte yandan, Avrupa Parlamentosunca da bölgeye özel bir  önem atfedildiği bilinmektedir. Bu çerçevede, Avrupa Parlamentosu tarafından kısa süre önce yayımlanan bir stratejiye göre, Arap Baharı sonrası dönemde artık alışılagelmiş AB politikalarından vazgeçilmesinin gerektiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, AB tarafından, söz konusu ülkelerde istihdam ve büyümenin artırılmasına yönelik politikalar izlenmesi yönünde tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu bakımdan, Arap Baharı ile değişen Akdeniz havzasında yaşanan ekonomik gelişmelerin AB’nin siyasi kanadında da yakından takip edildiği ve bu değişimin orta vadede AB’nin bölgeye farklı bir siyasetle yaklaşmasına sebep olacağı beklenmelidir.
 
III.  AB’nin Euro-Med ülkeleri ile Serbest Ticaret Anlaşmaları:
AB’nin bölge ülkelerinden Cezayir (1 Eylül 2005), Mısır (1 Haziran 2004), İsrail (1 Haziran 2000), Ürdün (1 Mayıs 2002), Fas (1 Mart 2000), Filistin (1 Temmuz 1997) ve Tunus (1 Mart 1998) ile Ortaklık Anlaşmaları, Lübnan (1 Mart 2003) ile Geçici Anlaşması ve Suriye (1 Temmuz 1977) ile parafe edilmiş ancak yürürlüğe konulmamış bir İşbirliği Anlaşması bulunmaktadır.
 
IV.  Türkiye’nin Euro-Med ülkeleri ile Serbest Ticaret Anlaşmaları:
Ülkemizin bölge ülkelerinden halen İsrail (1 Mayıs 1997), Filistin (1 Haziran 2005), Tunus (1 Temmuz 2005), Fas (1 Ocak 2006), Mısır (1 Mart 2007), Ürdün (1 Mart 2011 ) ile yürürlükte olan anlaşması mevcuttur. Bununla birlikte, Suriye ile 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe giren Ortaklık Anlaşması (OA) Suriye’de çıkan karışıklıklar nedeni ile 4 Aralık 2011 tarihinde Suriye tarafından, 6 Aralık 2011 tarihinde ise ülkemiz tarafından askıya alınmıştır. Türkiye ile Lübnan arasındaki OA 24 Kasım 2010’da imzalanmış olup, her iki ülkede iç onay sürecinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecektir. Diğer taraftan, Libya ile ülkemiz arasında bir serbest ticaret alanı tesis edilmesini teminen beş tur müzakere gerçekleştirilmiş, ancak, ülkede yaşanan siyasi koşullar nedeniyle görüşmelere ara verilmiştir. Diğer taraftan, Cezayir ile STA akdetme girişimlerimiz 2000 yılından bu yana sürdürülmekle birlikte, Cezayir tarafı ancak DTÖ'ye üyelikten sonra ülkemizle bir STA'nın imzalanabileceğini ifade etmişlerdir.
 
 
[1] Barselona Deklarasyonu, AB üyesi 15 ülke ile bölge ülkeleri (Cezayir, Fas, İsrail, Lübnan, Suriye, Ürdün, Mısır, Tunus, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta, Filistin Yönetimi ve Türkiye) temsilcileri tarafından imzalanmıştır.
[2] 22 Haziran 2011 tarihinde sürece taraf olma durumunu kendisi askıya almıştır.